ZİHNİN KRİPTOLOJİSİ
Akıl Oyunları, Zihinsel Santrançlar, Stratejik Hamleler…Bu
eylemlerin üretim merkezi; canlıların en seçkini olan insanın kafatası
içerisinde yer alan 1200-1400 gramlık organımızdır. Yani tüm
organlarımızın şapka çıkardığı BEYNİMİZDİR.
Beynimiz kimi kez düşmanımız kimi kez de candostumuzdur. Bu
ikilemin yanıtı: Kullanma niyetiyle özdeşiktir. Yani ‘NİYET’inize göre size
servis yapacaktır. Öylesine karmaşık/grift/çetrefil yapıya sahiptir ki; ne
yaptığını bilmemize karşın ne yapacağını bilememek gibi gizemli bir yanı
da var. Vücudumuzdaki oksijen ve kanın %20′sini kullanıyor. İçindeki protein,
100 bin mil (160.934.4 metre) uzunluğunda damar, 100 milyar sinir hücresiyle
emrimize amade süper bir organımız. Atomu bulan mucit, Hiroşima’da 140 bin,
Nagasaki’de 80 bin insanın ölümüne ve milyonlarca insanın radyoaktif etkisiyle
sakat kalmasına neden olacağını bilseydi kesinlikle bulmazdı veya bulduğunu
paylaşmazdı. Yine morfinin bulunuş amacıyla kullanılış çeşitliğinde de aynı
örneği yani ‘NİYET’i okuyabilmekteyiz.
İnsanoğlunun 15 milyon (bilinen) yıllık öyküsündeki süreç; evrimsel
ivmeyle, tekamül ederek bize değin gelmiş. Bu yolculukta iyi niyetlere devam
edilerek referans alınmış, kötü niyetlerle de mücadele edilegelinmiştir.
Şeytanın olmadığı yerde meleklerin asla kıymeti bilinmez. O nedenle kötü
niyetlerle de yüzleşmek gerekebilir. İşte bu yüzleşmeleri iyi analiz ederek
analitik sentezlerle dersler çıkaragelinmiştir. Böyle olmamış olsaydı eğer;
bugün dünyamıza köyü niyetin egemen olması gerekirdi. Ama iyiler ve iyilikçi
iklim hüküm sürmektedir.
Ancak, yaşadığımız yüzyılın son çeyreğinde iyi NİYET’lilerle
kötü NİYET’liler arasında oynanmakta olan maçta, kötü NİYET’liler 1-0 galip.
Şeytan Üçgeni mi dersiniz, Burmuda Üçgeni mi dersiniz ne derseniz deyin, sap
ile samanın, kötü ile iyinin, güzel ile çirkinin, kurt ile kuzunun biri birine
karıştığı (belki de bilinçli olarak karıştırıldığı) tarihsel süreçten geçiyor
yaşlı dünyamız. İşte bu süreci az hasarlı atlatabilmemiz için, kafatasımızın
içindeki o 1400 gramlık organımızı iyi ve iyilikçi kullanmamız gerekmekte.
Tanrı her organımızı et ile korumaya alırken salt beynimizi kemikle korumaya
alarak bize cevherimizin işaretini vermektedir. Araç hazır direksiyon ve
yönetim iradesi sizde! Beyinizi de akılınızı da kendinizi de, ülkenizi de
iyilikçi iklimlerde sörf yaptırma mezeyeti, becerisi sizde! İblislerin trafik
işaret ve levhalarına kanmadan/sapmadan insanoğlunun bu süreci
atlatacağından hiç kuşkumuz olmamalı.
‘İBLİS
İblis!…O büyük ad ne kadar calib-i hayret*;
Her ülkede, her dilde anılmakta o şöhret.
Her Kabe’de puthanede, meyhanede İblis!’
*Hayret çekici/uyandırıcı.
NİYET dedik ya insanoğlu iyi niyetle, sağduyuyla hareket ederken
doğaldır ki hata da yapacaktır. Belki kötü niyetlilere hizmet de etmiş
olacaktır. Ama burada sorgulanan sonuç değil neden olmalıdır. Yani niyete
bakılmalıdır. Sizleri fazla sıktığımın farkındayım. Biraz mizanselleştirerek
bağlamaya çalışacağım: At arabasıyla otobana giren adama kızan Polis Memuru:
‘Kardeşim buraya at arabasıyla girilir mi? bari en sağdan dikkatli git! Sen ulu
ortadan gidiyorsun! der. Adamın pişkin olduğu kadar düşündürücü savunması: Ne
yapayım begim, Hayvandır! Girme dedim girdi. Bari sagdan git dedim gitmedi. Ben
napam? Polis Memurunun sinir katsayısını düşünmek bile istemem.
Bu cennet ülkenin tüm imkanlarından yararlananlar, mağlesef
bu ülkeye hizmet etmeyenlerdir. Yük-çile Memedimin/Ayşemin; sefa aidiyeti
gelişmemiş konar-göçerlerin. Yani Türkiye’nin bahçesinden yoncayla semiren
inekler, sütünü başka ülkelere sağdırıyorlar. İşte bizlere düşen öncelikli
görev: Bu ineklerin ZİHİNSEL KRİPTOLOJİSİNİ, kriminolojisini iyi tanılayarak
kalıcı tedavilerde bulunmaktır. Bunun için, kafatasımızın içinde bulunan ve
adına beyin dediğimiz 1400 gramlık organımız yeter. Yeter ki, Ulusal
enerjimizi 780.000 km2′lik sinerjiye dönüştürebillelim. 5000 yıllık deneyime
sahip olan Anadolu toprakları, öyle asil öyle soyludur ki; safrasını atmasını
bilecektir.
Sabrınızı zorladığım, zamanınızı aldığım için bağışlanmam
dileğiyle…Sevgiyle kalın.
Şakir GENÇ
Şair-Araştırmacı Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder